Gizemli Gölün Ejderhası

Gizemli Gölün Ejderhası

Bir zamanlar, dağların arasında, huzur dolu bir köy varmış. Bu köyün ortasında, her daim pırıl pırıl parlayan bir göl bulunurmuş: Gizemli Göl. Efsanelere göre, gölün derinliklerinde yüzyıllardır bir ejderha yaşarmış. Ancak bu ejderhayı kimse görmemiş, sadece dolunay gecelerinde sudan gelen uğultular ve parıldayan yeşil ışıklar halk arasında korku yaratırmış.

Köyde yaşayan küçük ve meraklı bir kız olan Elif, bu hikâyelere asla inanmazmış. Diğer çocuklar gibi ejderhadan korkmak yerine, onun sadece yanlış anlaşılmış olabileceğini düşünürmüş. Bir gün, köyde büyük bir felaket yaşanmış. Dağlardan inen bir grup hırsız, köyün en değerli hazinesini çalmış: Gölün kalbinde parıldayan, köyün bereketini sağlayan Göl Taşı. Göl Taşı olmadan, göldeki su çekilmeye başlamış ve köydeki mahsuller kurumaya yüz tutmuş.

Köylüler umutsuz bir halde ne yapacaklarını düşünürken, Elif cesurca ayağa kalkmış. “Ejderha bu gölde yaşıyor, belki onu bulur ve yardım isteriz. Hazinemizi geri getirebiliriz!” demiş. Köydeki büyükler Elif’e gülseler de, o bu macerayı göze almış. Yanına en sevdiği dostu olan kedisi Minnoş’u alarak, gölün etrafında gizemli bir yolculuğa çıkmış.

Gecenin karanlığında, gölün kenarında dolaşırken Elifin birden ayağı kaymış ve suya düşmüş. Ancak o anda gölün derinliklerinden parlak bir ışık yükselmiş ve Elif’i sudan çıkarmış. O ışık, efsanevi ejderhadan başkası değilmiş. Ejderhanın pulları ay ışığında parlıyor, gözlerinde bilgelik dolu bir ifade taşıyormuş.

Ejderha, Elif’e bakarak, “Küçük insan, burada ne arıyorsun?” diye sormuş.

Elif, korkusuzca anlatmaya başlamış. “Gölümüzün taşı çalındı. Onsuz köyümüz kuruyacak. Yardım etmek ister misin?”

Ejderha, uzun bir iç çekmiş. “Bu taşı korumak benim görevim. Ancak hırsızlar taşı dağların ardındaki karanlık ormana götürdü. Orası çok tehlikeli. Yalnız gitmen zor, ama ben senin yanında olursam, birlikte bu macerayı başarabiliriz,” demiş.

Elif ve ejderha, köyü kurtarmak için zorlu bir yolculuğa başlamışlar. Ejderha, Elif’i sırtına almış ve gökyüzüne yükselmişler. Gecenin karanlığında dağları aşarken, yol boyunca rüzgarın taşıdığı garip sesler ve ışıklar onları takip ediyormuş.

Bir süre sonra, karanlık ve korkutucu bir ormana varmışlar. Bu orman, efsanelere göre büyülüymüş ve içinden çıkmak neredeyse imkânsızmış. Ancak ejderha, ormanın sırlarını bilen eski dostlarından yardım istemiş. Ormanın derinliklerinde yaşayan bir Bilge Baykuş yol göstermiş: “Ormanın en karanlık köşesinde hırsızların saklandığı mağara var. Ama dikkatli olmalısınız, sadece cesaretle mağaranın kapısını geçebilirsiniz.” demiş.

Elif ve ejderha, cesurca ilerlemeye devam etmişler. Mağaranın kapısına vardıklarında, kapının önünde duran üç başlı bir Taş Aslan onlara engel olmuş. Aslan, sadece en zor bilmeceleri çözenlerin içeri girebileceğini söylemiş. Elif’in zekasına güvenen ejderha, ona cesaret vermiş. Bilmeceler zor ve karmaşık olsa da, Elif hepsini başarıyla çözmüş ve kapı açılmış.

İçeri girdiklerinde hırsızlarla karşılaşmışlar. Hırsızlar taşı parçalayıp gücünü kötü amaçlarla kullanmak istemişler. Ancak Elif ve ejderha birleşip hırsızlarla savaşmışlar. Ejderha, güçlü nefesiyle hırsızları etkisiz hale getirirken, Elif de taşı alıp ejderhaya geri vermiş.

Ejderha, Göl Taşı’nı yeniden gölün kalbine yerleştirmiş ve göl tekrar parlamaya başlamış. Köy yeniden bereketlenmiş, mahsuller büyümüş ve insanlar tekrar mutlu olmuş. Elif, köyün kahramanı olmuş ve ejderhayla birlikte köyün huzurunu korumuş.

O günden sonra Elif, ejderha ve Minnoş, köyün gizemli koruyucuları olarak anılmışlar. Ne zaman köy bir tehlike ile karşılaşsa, Elif ve ejderha yardıma koşarmış.

Gökten üç elma düşmüş, biri Elif’in cesareti için, biri ejderhanın dostluğu için, biri de bu macerayı dinleyenler için…

Evet çocuklar bu masalımızda burada bitti. Sizde Macera Hikayeleri yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.